22 Mayıs 2010 Cumartesi

bırak gideyim, istediğimde döneyim

Fransa'ya gitmek istiyorum bir an önce. Her şeyi arkamda bırakıp gitmek istiyorum. Kimseye hesap vermeden kimseyi düşünmeden.
Nasıl ihtiyacım var buna, nasıl sıkıldım, nasıl yoruldum...

Gitmek istiyorum... Unutmak istediklerimi unutmak, geri geldiğimde hatırlamak istediklerimle devam etmek istiyorum.

Yok olayım her yerde... İstediğimde, sadece ben istediğimde var olayım, tekrar geri döneyim hayata...

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Karışmışsın sen... Düzel de gel!

Son zamanlarda politika okuduğumu duyan herkesin fix soruları "Baykal geri döner mi?" "Dönmezse kim gelir?" "Sence Kılıçdaroğlu çözüm olur mu?" oluyor.

Bi de işin ilginci gayet kendime göre destekli argumanlarımla açıklıyorum ve cevaplıyorum ama yaranamıyorum insanlara. Hiçbir zaman insanlara yaranma ve yağlama gibi bir amacım ve kaygım olmadı ama bir şey soruyorsan eğer önyargısız dinlemek esastır diye düşünüyorum. Aynı fikirde olmak değildir önemli olan aynı saygı seviyesinde olmaktır. Bir de şu var ki farklılıklardır zaten politikayı politika yapan ve onu zenginleştirip gelişerek ileri gitmesini sağlayan. Herkesin farklı çözüm yolları ve cevaplar bulması ve bunları savunmak için hakkı ve sözünün bulunması değil midir demokrasi?

Son zamanlarda demokrasi ile eşleştirdiğimiz kavramlar, uygulamalar ve yaşam ve yönetim biçimleri o kadar yozlaştı ki "korku imparatorluğu" olarak adlandırılan bu sistem kimilerince demokrasi olarak tanımlandıkça daha bizim halk olarak aklımız çooook karışır; ona, buna, hatta şuna laf atar, bi de o lafları atınca adam sayarız kendimizi!!!

Fucker Discoteque

Bu akşam çok sevdiğim ve eserlerini severek desteklediğim arkadaşım Emir Yargın'ın grubu olan The Bananas'ın konseri var Lokal'de. Konserde ayrıca Fucker Discoteque şarkısına klip de çekilecek. Eee artık albümü de çıkacak, hepimiz heyecanlıyız...

Arkadaşıma elimden geldiğince tanıtımını yaparak destek vermeye çalışıyorum. Umarım hakkettiği yerlere gelir çünkü gerçekten kendisi bir müzik dehası!

İyi şanslar Emir...Yolun açık olsun :D
Yaşşah varol!!!

15 Mayıs 2010 Cumartesi

Daha mutlu olamam

Uzun süredir uyumaya bile zaman bulamamaktan yakınıyorum. Devamlı projeler, paperlar, ödevler, okumalar, sınavlar eeehhhh!!!

Ama yine içimde garip bir mutluluk mazoşist bir duygu var. Yoğunluğum arttıkça aynı anda hem mutsuz hem de mutlu oluyorum. İnanın kendimi ben bile anlamazken sizin anlamanızı hiç beklemiyorum. Savunma mekanizması mıdır nedir bilmem, yoğunlaşıkça ve o işlerimi teker teker halledince kendimi nirvanaya uçuruyorum resmen...

Zaman zaman tam da bir araştırma konusu olabileceğimi falan düşünüyorum. Geçen haftalardaki yoğunluğum nasıl bir dünyaydı belli değil! Sogla için yaptığım proje çok büyük zaman ve emek istiyor. Bir de işsizlik projemiz var ki o daha da emek ve zaman istiyor. Devamlı aklımda o var. Hafta içi derslerden çok bu projeleri düşünüyorum. Ha bir de 80 öncesi MHP projemiz de var ki, evlere şenlik! Projeler vaktimi en fazla alan uğraşlarım oldu bu dönem ama isteyerek yaptığım için aynı zamanda memnun ve mutluyum da.

Bu kadar işin gücün içinde eğlenmeye vakit bulunur mu???
Bulunur bulunur!!!
Bu hafta çok mutlu olduğum iki günü paylaşıyım o zaman. Biri Emir Bey'in leziz Gerilla Konseri diğeri de Burgazada gezimiz.

Cansu, İdil ve Ayşe Deniz'in evinde sevgili Emir Bey grubu harika bir konser verdi. Şarkıları zaten ezbere bildiğim için ben de yer yer eşlik ettim. Nil İpek'in sesini zaten Lemur'dan biliyordum ama böyle çıplak saf bir ses duymak beni çok ama çok etkiledi söylemeden geçemiycem. Beğendiğim nadir kadın vokallerden kendisi.

İlginç bateri kutusu ile Emir Yargın ve beni ikiye katlayan devasa kontrbasıyla Umut Şimşekli veee harika sesiyle yorumladığı şarkılarıyla Emir Aksoy!!! Konser tam anlamıyla mükemmeldi.

A bi de ikramlar ve ortamdan bahsetmek isterim. Ev Etiler'de çok hoş bir daire. Penceresinden bahçeye çıktığında kendini yemyeşil çimlerde buluyorsun. Konserden önce biraz bahçede oturup havanın tadını çıkardık ki hepimizin görünen o ki buna ihtiyacı varmış. Cansu'nun hazırladığı kanepeler, Pınar'ın aldığı Rafaello'lar hepsi de hoop bir varmış bir yokmuş!Ev ortamı sıcacık öğrenci evi konsepti, ev sahibelerinin sıcaklığı ve samimiyeti evi de şekillendirmiş sanki.

Veee Burgazada gezisi.Dilara, Özge, Enis ve benim yolculuğumuz sabah durakta buluşup Kabataş'tan kalkan vapura yetişmeye çalışarak başladı. Ama sabah trafiğini hesaba katmamış olucaz ki kaçırdık. Sonra Bostancı'ya giderek Cansu, Mısra, Umut ve Emir'le buluşmaya karar verdik. Sahilde ince belli bardaklardan çaylarımızı yudumladıktan sonra ada vapuruna binerek Burgazada'ya gittik.

Burgazada gerçekten çok güzel bir yer. Büyükada'nın kalabalıklığı yok, sakin ve kendi halinde bir ada. İnsanları da öyle sakin ve huzurlu ki. Biraz yürüdükten sonra İstanbul'un aksi yönünde Kalpazankaya denilen bir restorant var. Orada biraz dinlenmek için ara verdik ve kalamar yedik. MAzaranın eşsizliği, kalamarın lezzeti, havanın temizliği, ortamın sakinliği, çiçeklerim kokusu, insanların sakinliği... Tam Emir'in şarkısı Cennet Bahçesi (=

Bu hafta çok yoğundum evet ama bir o kadar da arkadaşlarımla geçirdiğim mutlu mesut zamanlarım, anılarım oldu. Belki de hiç çekilmeyecek kadar yoğun ve kötü günler geçiriyorum fakat her şeyi çekilir kılan arkadaşlarım var biliyorum. Şanslıyım sonuna kadar hissediyorum...