10 Şubat 2010 Çarşamba

SOGLA (cont'd)

Evet efenim bugün de bir başka eğitim silsilesiyle tokat yemiş gibi eve döndüm. Zaten gece geç yatma huyum olduğundan sabah erken kalktığım için sabah afyon yüklü olarak kapıdan çıktım. Gittiğimde hala insanları iki görüyordum hatta bir gün önce söz verdiğim poğaçaları unutup giderek Oytun ve Emin Beyleri hayal kırıklığına uğrattım. Ama ben kendimi zor attım buna bile sevinmiştim bundan fazlası benim için insan ötesi bir efor olacaktı.

Neyse saat 9da baslayan eğitimler bugun yine koçluk üzerine idi. Timur Bey koçluk üzerine konuştukça aklımdaki şeyler daha fazla şekillenmeye ve oturmaya başladı. Hatta aslında benim bir hayat amacım bile varmış, Timur Bey'in kısacık bir koçluk simulasyonundan sonra bunu farkettim, açıkcası sevindim. Hayat amacım var yuhu yuhu diyecek kadar evet!!!

Saat 5te biten eğitimden sonra destek grubu olarak seçilen Dijital Servis Timi (sanırım böyleydi ismi :S)olarak 7 kişi toplandık. 4 kişi bilgisayar mühendisi olunca onlar aldılar ellerine sazı söylediler de söylediler ben de böyle durumlarda en iyi yaptığım şeyi icra ettim: dinledim. Heyhat dinledikçe ne kadar az bildiğimin farkına vardım, keza öğrenmek için hiçbir zaman bir çabam da olmadı ama bilgisayar çağı olarak adlandırılan bir çağda yaşarken bundan bihaber olmak da canımı sıkmadı değil. Öğrenmenin yaşı ve yeri yoktur efenim, bu grup sayesinde belki bişiler kaparım.

Eeee peki sen ne diye bu gruptasın hiç bir işe yaramayacaksan diye düşünmeniz şu durumda çok normal. Benim görevim de en iyi bildiğim işi yapmak: blogda yazmak!

Sosyal girişimciliği insanlara anlatmak ve yaymak için yapabileceğim katkı sağlayabileceğim en iyi araç yazı ve bunun en etkin kolu da internet. Dolayısıyla bundan sonra daha sık ve daha çok yazar olacağım. Hiç şikayetim yok çünkü ben kendimi yaza yaza buluyorum, hayatımı yaza yaza tekrar yaşıyorum, yazarak da çevremi anlamaya çalışıyorum. Sogla için de yazarken, yaza yaza Soglayı anlayacağım ve insanlara anlatmaya çalışacağım.

Yazacağım dostum hem de iliklerime kadar, hiç olmadığım kadar...

Hiç yorum yok: